Acem (topluluk)

Emirdağ Ekizceliler Wiki sitesinden
Şuraya atla: kullan, ara

Şablon:Diğer anlamı Acem, Araplar'ın kendileri haricindeki yabancılar için kullandığı bu sözcük, Osmanlılar tarafından ise genellikle Farsları nitelemek için kullanılmıştır. Bu sebepten dolayı Türkçe'ye de İranlı anlamında kullanılan bir sözcük olarak geçmiştir. Osmanlılar döneminde İran'dan gelen insanlar için kullanılırdı. Bu nedenle İranlılar, genelde Acem olarak bilinir.

Genel olarak Acem kelimesinin anlamı ne zaman ve kim tarafından kullandığına bağlıdır. "Acem" sözcüğünün Arapça asıl anlamı "dil bilmeyen"dir.<ref>Tarih ve toplum: aylık ansiklopedik dergi, 97-108. sayılar (1992), İletişim Yayınları, sf. 242</ref> İran'da aşağılama olarak algılanmaktadır.<ref>Dinamo, Hasan İzzettin. Kutsal barış: Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrasının gerçek hikayesi, 7. cilt (1976), Yurt Yayın, sf. 204.</ref> Arap olmayanlar için bir tanım olarak da kullanılır. Eski Yunanlar ve Romalıların kullandığı "barbar" sözcüğüne benzer bir nitelik taşır.<ref>Küçük, Yalçın. İsyan, 1. cilt (2005), İthaki Yayınevi, sf. 116</ref>

Osmanlı, İran ve Orta Asya üzerinde araştırmalar yapan önemli ve sorunlu coğrafi terimlerden birisi Acem veya Acemistan'dır. Acem tabiri Arapça'da Arap'a nispetle yabancı, gayri Arap anlamındadır. Acem kelimesi İslamiyet öncesi fetihler sırasında Araplarca hususi olarak İranlılar için kullanılmıştır. İranlılar, İran ve ötesi için bu tabiri kullanmışlardır. Osmanlılar Arap geleneğine uyarak İran ve ötesini tarif için Acem tabiri kullanmışlardır. Ancak, bundan dolayı Acem tabiri vasıtasıyla Türkistan'ı, Fars/İran coğrafi alanına dahil etmek mümkün değildir. Tarihî realite olarak Türkistan'ın İran coğrafyasından ayrı olduğu malumdur ve hem Arapların hem de Osmanlıların kullandıkları Acem tabiri İran ve ötesi manasındadır.

Osmanlılarda XV.-XVII. yüzyıllarda, Acemistan, Bilâd-ı Acem veya Vilâyet-i Acem tabirlerinden kastedilen coğrafi mekan ise sadece bugünkü İran'ı değil Horasan'ı ve bütün Türkistan'ı da içine almaktadır.<ref>Şemseddin Sami, Kamusul-A'lem, IV. cild, İstanbul 1311,; Ş. Sami, Kamus-ı Türki,Dersaadet 1317; Mehmet Salahi, Kamus-ı Osnıanî, İstanbul 1313; Ali Şeydi (Melkon ile birlikte), Seci ve Kafiye lügati, İstanbul 1323; İbrahim Alaattin Gövsa, Resimli Yeni Lügat ye Ansiklopedisi, c. I, İstanbul; James W. Redhause, A Turkish and English Le-xıcon, İstanbul 1978.</ref> Kaynaklarda Osmanlı ülkesine gelen pek çok alim için "Acemli olup", "Acem'den geldi" gibi kayıtlar bulunmaktadır. Yine Osmanlı ülkesinden birçok talebenin ilim tahsili için "Diyar-ı Acem'e gitti", "Bilâd-ı Acem'e varıp", "Acem'de tahsil görüp" gibi ifadeler ile Acem'e gittiği belirtilenlerin kesin olarak Türkistan'a mı yoksa İran'a mı gittikleri anlaşılamamaktadır.<ref>Şekaik, sf. 234, 235, 239, 319, 327, 449, Atai,Hadikatü'l-hadayık fi tekmileti' şeka'ik, İstanbul 1268, sf. 53, 68, 88, 157, 199, 204, 248, 258,445, 489,563, Künhü'l-Ahbar, V, sf. 7, 234,235, Aşık Çelebi, A.g.e., 35b.</ref>

Genel olarak "Acem'e gitti" veya "geldi" tarzındaki ifadelere dayanarak İran coğrafyasının kastedildiğine karar vermek yanlış olacaktır. XVIII. asrın ilk yarısına kadar Osmanlı kaynaklarında Acem veya Acemistan gibi tabirler ile karşılaşıldığında, o dönem için bu coğrafi tabirin bugünkü İran'dan daha geniş bir manası olduğu dikkate alınmalı, şahısların bulunduğu, gittiği, geldiği veya herhangi bir olayın vuku bulduğu durumlarda, ancak ilgili şehirler tespit edilerek, Acem tabiri ile İran'ın mı, yoksa Türkistan'daki coğrafi bir bölgenin mi kastedildiğine karar verilmelidir. Aksi halde, günümüzdeki anlayışa göre Acem tabiri ile İran'ın kastedildiği hükmü verilirse, bundan dolayı pek çok yanlışa düşüleceği muhakkaktır.<ref>Yrd. Doç. Dr. Ali ARSLAN, OSMANLILAR 'DA COĞRAFİ TERİM OLARAK "ACEM" KELİMESİNİN MÂNÂSI VE OSMANLI-TÜRKİSTAN BAĞLANTISINDAKİ ÖNEMİ (XV-XVIII. YÜZYILLAR), OTAM(Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi)Sayı: 8 Yayın Tarihi: 1997</ref>

Kaynakça

Şablon:Kaynakça

Şablon:İsim-taslak