Dîvânü Lugati't-Türk

Emirdağ Ekizceliler Wiki sitesinden
95.96.224.186 (Mesaj) tarafından oluşturulmuş 22:38, 26 Mayıs 2017 tarihli sürüm (Yeni sayfa: "{{El yazması bilgi kutusu | ad = Dîvân-ı Lugati't-Türk<br />ديوان لغات الترك | korunduğu_yer = Millet Yazma Eser Kütüphanesi | resim = Kashgari map.jpg | r...")

(fark) ← Önceki hâli | En güncel hâli (fark) | Sonraki hâli → (fark)
Şuraya atla: kullan, ara

Şablon:El yazması bilgi kutusu Şablon:Vikikaynak Dîvânü Lugati't-Türk (Arapça: ديوان لغات الترك) (Türkçe: Türk Dilleri Sözlüğü), Orta Türkçe döneminde Kaşgarlı Mahmud tarafından Bağdat'ta 1072-1074 yılları arasında yazılan Türkçe-Arapça bir sözlüktür. Türkçenin bilinen en eski sözlüğü olup, batı Asya yazı Türkçesiyle ilgili var olan en kapsamlı ve önemli dil yapıtıdır.

Bir kültür hazinesi olan Divanü Lûgati‟t-Türk (DLT), bir yandan XI. asırda söz varlığının genişliğini ve çeşitliliğini gözler önüne sermekte, bir yandan da o dönemde insan ve toplum yaşamıyla, maddî ve manevî kültürümüzle ilgili, ilgi çekici kayıtlar ortaya koymaktadır. Bu bakımdan zamanımızdan yaklaşık bin yıl önce yazılan DLT, Türkçenin ilk sözlüğü olmaktan öte pek çok araştırmacının teslim ettiği üzere tarihi ve kültürel başvuru kaynaklarımızın da ilklerindendir. Toplumların yaşam biçimleri, dünyayı algılayışları o toplumun dilinde de kendini gösterir. DLT, yaklaşık bir asırdır Türklük biliminin başlıca araştırma konularından biri olmuştur. Bu eser, edebiyat bakımından önemli olduğu kadar kültür özelliklerini yansıtması bakımından da değerlidir.<ref>Adem,AYDEMİR,"DİVANÜ LÜGATİ'T-TÜRK'TE İŞ KAVRAMINA DAİR VERİLER",Türkoloji Makaleleri</ref>

Kökleşik Arap sözlük bilgisi ilkelerine göre hazırlanmış olan sözlük, Kaşgarlı Mahmud'un Türk boylarıyla ilgili ayrıntılı bilgisinin yanı sıra, Arap dil bilimi konusunda da esaslı bir eğitim görmüş olduğunu gösterir.

Yapıtın Genel Özellikleri

  • 11.yüzyılda yazılmıştır.
  • Türkçenin ilk sözlüğü, antolojisi, ansiklopedisi ve dil bilgisi kitabıdır.
  • Araplara Türkçe öğretmek, Türkçenin yaygınlığını göstermek için yazılmıştır.
  • Kaşgarlı Mahmud tarafından yazılmıştır.
  • Yazarı, birçok Türk boyunu gezerek derlemeler yapmıştır.
  • Sözcükleri güzel örnekleyen atasözleri ve şiirler kullanmıştır. (Bu özelliği, onun, kendinden sonraki Türk yazını için çok önemli bir kaynak olmasını sağlamıştır.)
  • Divanü Lugati't Türk 7500'den daha fazla Türkçe sözcük içerir.
  • Dön

Yaşamı

11. yüzyılda, Karahanlılar döneminde yetişen, soylu bir aileden gelen ve iyi bir eğitim alan Kaşgarlı Mahmud, bilinen ilk Türk dil bilginidir. Kaşgari olarak da tanınan ünlü Türk dil bilgini, Türk yurtlarını adım adım gezerek derlediği sözcük, bilgi ve şiir örnekleriyle o dönemin Türk diline ilişkin bilgiler vermiştir. Bir dönem Bağdat’ta bulunan Kaşgarlı Mahmud, Türk kültürünün Araplara tanıtılmasında büyük rol oynamıştır.

Türkçeyi Araplara öğretmek amacıyla Divânü Lügati’t Türk ve Kitabu Cevahirü'n Nahv Fi Lugati't Türk adlı kitapları yazmıştır. Bu tür çalışmalarıyla Türkçenin gelişmesine ve Türk dil birliğinin sağlanmasına önemli katkıda bulunmuştur. Kaşgarlı Mahmud, ömrünün sonlarına doğru yeniden Kaşgar’a dönmüş ve burada ölmüştür.

Yapıt

Türk dilinin en eski ve değerli sözlüğünün, elde bulunan tek yazma nüshası, 1266 yılında Şam'da yaşayan müstensih<ref>El yazması eserini el yazısıyla kopya eden kimse. Güncel Türkçe Sözlük.</ref> Muhammed bin Ebû Bekir ibn Ebi'l-Feth es-Sâvî ed-Dimaşki (Muḥammad bīn Abū Bakr ībn Abū'l-Fath aṣ-Ṣāvī ad-Dimašqī) tarafından temize çekilip 1 Ağustos 1266 (Hicri 27 Şevval 664) Pazar günü tamamlanmıştır.

El yazma nüshası 638 sayfadır ve yaklaşık 9000 Türkçe kelimenin ve cümlenin oldukça ayrıntılı Arapça ve başka dillerde açıklamasını içerir. Ayrıca Türklerin tarihine, coğrafi yayılımına, boylarına, lehçelerine ve yaşam yöntemlerine ilişkin kısa bir ön söz ve metin içine serpiştirilmiş bilgiler içerir.

Ali Emiri Yazması

1915 yılında İstanbul’da tesadüfen Ali Emiri Efendi (1857-1923) tarafından eski maliye nazırlarından Nafiz Bey’in akrabası yaşlı bir hanım tarafından Sahaflar Çarşısı’nda satılması için Burhan Bey’in sahaf dükkânına bırakılan bu Divanü Lugâti’t-Türk’ün birinci nüshası eseri üç lira da bahşiş verip toplam otuzüç liraya satın almıştır. Bir söylentiye göre de, yanında para olmadığı için eve gidip parayı alana dek kitabın başkasına satılmaması için, dükkan sahibini dükkâna kilitlemiştir. (Ancak daha önceki yüzyıllarda Antepli Aynî ve Kâtip Çelebi de Divan'dan söz ederler.)

Ali Emiri yazması, Sadrazam Talat Paşa'nın (1874-1921) araya girmesi ile Kilisli Rıfat Bilge Bey'in (1873-1953) denetimi altında 1915 - 1917 yılları arasında üç cilt hâlinde basılmış hemen bütün dünya Türkologlarının ilgisini çekmiştir.

Breslav Üniversitesi Sâmi dilleri Profesörü Carl Brockelmann 1928 yılında, atasözlerini, halk edebiyatı örneklerini ve Türk edebiyatı ve dili ile ilgili bulunan bütün kısımları ayrıntılı notlarla sözlüğün Almanca çevirisini yayımlamıştır. Besim Atalay'ın modern Türkçe çevirisi 1940 yılında Türk Dil Kurumu tarafından basılmıştır.

19821985 yılları arasında Robert Dankoff ve James Kelly tarafından yayına hazırlanan ve çevirisi yapılan önsöz ve fihrist (gösterge) içerikli İngilizce çevirisi, Harvard Üniversitesi basımevi tarafından yayınlanmıştır.

Kaşgarlı Mahmud’un eserinin keşfedilmesi ve yayımlanması Türkoloji tarihinde yeni bir devir açan olağanüstü bir olaydır<ref>Bu eserin keşfedilmesi, Türkiye’de ve Avrupa’da yayımlanması ve araştırılması üzerine daha ayrıntılı bilgi için bkz. M. Şakir Ülkütaşır: Büyük Türk dilcisi Kâşgarlı Mahmut, 2. baskı Ankara 1972.</ref>. Kaşgarlı Mahmud'un Divanü Lügati’t Türk kitabı döneminde yazdığı ve o döneme ışık tutan başka bir kitabı (Kitabu Cevahirü'n Nahv Fi Lugati't Türk) kayıptır.

İçerik

Önsöz

Kaşgarlı Mahmud, Divânü Lügati't-Türk'e şöyle başlar;

Esirgeyen, koruyan Allah'ın adıyla

"Allah'ın, devlet güneşini Türk burçlarından doğurmuş olduğunu ve Türklerin ülkesi üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürmüş olduğunu gördüm. Allah onlara Türk adını verdi. Ve yeryüzüne hâkim kıldı. Cihan imparatorları Türk ırkından çıktı. Dünya milletlerinin yuları Türklerin eline verildi. Türkler Allah tarafından bütün kavimlere üstün kılındı. Hak’tan ayrılmayan Türkler, Allah tarafından hak üzerine kuvvetlendirildi. Türkler ile birlikte olan kavimler aziz oldu. Böyle kavimler, Türkler tarafından her arzularına eriştirildi. Türkler, himayelerine aldıkları milletleri, kötülerin şerrinden korudular. Cihan hâkimi olan Türklere herkes muhtaçtır, onlara derdini dinletmek, bu suretle her türlü arzuya nail olabilmek için Türkçe öğrenmek gerekir.."<ref>Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt I, sayfa 3, 4</ref>

Bölümler

"Ben bu kitabı hikmet, seci', atalar sözü, şiir, recez<ref>Vezni altı defa müstef'ilün'den ibaret olan bir nevi şiir veya bahire denir. http://www.sozluk.net/index.php?word=recez</ref>, nesir gibi şeylerle süsleyerek hece harfleri sırasında tertip ettim. ... Bu lûgat kitabını baştan sonuna dek sekiz ayırımda topladım."<ref>Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt I, sayfa 5.</ref>

  1. Hemze kitabı,
  2. Salim<ref>Bir kelimede harf-i illet denen "ا و ي" (elif, vav, ya harfleri) harflerinden birisi aynı cinsten yan yana iki harf bulunmazsa ona "سَلِم salim" denir.</ref> kitabı,
  3. Muzaaf<ref>Bir kelimede aynı cinsten iki harf yan yana gelir, birinci harf sakin, ikincisi hareketli olursa "مُزاَاَف muzaaf" denir.</ref> kitabı,
  4. Misal<ref>Kelimenin ilk harfi harf-i illet harflerinden biri olursa "مِسَل misal" denir.</ref> kitabı,
  5. Üçlüler kitabı,
  6. Dörtlüler kitabı,
  7. Gunne<ref>Kendisinde genizden gelen bir harf bulunan kelimeye "غُنّأ gunne"li denir.</ref> kitabı,
  8. İki harekesiz harfin birleşmesi kitabı.

Harita

Kaşgarlı Mahmud'un 11. yüzyılda Balasagun'u merkez alarak çizdiği Dünya haritası o dönem Türklerinin yaşadıkları bölgeleri ve dağılımlarını göstermesi bakımından dikkate şayandır.

Harita, Türklerin bulunduğu bölgeleri göstermek amacıyla çizilmiştir. Daire şeklinde olan haritanın çevresinde Doğu, Batı, Kuzey, Güney yönleri belirtilmiş, bazı deniz ve ırmaklar gösterilmiştir. Batıda işaret edilen yerler İdil boylarına, yani Kıpçakların ve Frenklerin oturdukları bölgelere kadar uzanır. Güney-Batıda Habeşistan'a, Güneyde Hint, Sint, Doğuda Çin ve Japonya'ya işaret edilmiştir.

Şehirler ve Seyahat Güzergâhı

Ortada Balasagun, solda sırası ile İsbicâb, Taraz, Nzl (Näzäl), Yafınç, İkiöküz ve Kumi Talas, sağda ilk başta Barsgan, sonra aynı sırada üç şehir daha işaretlenmiş fakat isimleri yazılmamıştır, ikinci sırada sırası ile Koçnğar başı, , Barman ve Koçu, üçüncü sırada başta Kaşgar, Yarkent, Hotan, Çurçan ve Şançu.

(بِلَدُ أويغور, Bilādū Uyghur) Uygur ilinde yedi tane şehir işaretlemiş, fakat bunlardan yalnız Beşbalık, Can-balık, Qočo ve Sulmi gibi şehirlerin isimlerini haritaya yazmıştır. Suyun çıktığı bozkırlar ve kumlar ise Lop Nur Gölü olabilir.

Tohsı ve Çiğil İlinde

Kuyas, Kayas (Saplığ Kayas, Ürünğ Kayas ve Kara Kayas).

Oğuz İlinde

Karnak, Sapran (Sepren), Sitgün, Karaçuk (Fârap), Cend, Yenkend (Dizruyin), Sugnak

Yağma İlinde

"ترتق Tartuk" "Yağma ilinde bir şehir." O dönemde Siri Derya havzasında konumlanmıştır.

Uygur İlinde

Aşçan (Aşıçan)<ref>"اشجان Aşçan" "Çin’e giden yol üzerinde konak yeri olan bir şehir."TDK Divanü Lugati't-Türk Veri Tabanı</ref>, Beşbalık, Can-balık, Çurçan, Koçu, Kinğüt (Künğüt), Qočo, Sulmî, Xotan (Udun), Yanğıbalık ve Yarkent.

Diğerleri

Barçuk, Buhara, Bulgar (Bolğar), Itlık<ref>Tıraz’a yakın bir şehir adı. TDK Divanü Lugati't-Türk Veri Tabanı</ref>, İnçkend, Katun sını, Kazvin, Kençek Señir<ref>Kençek Senğir: Talas yakınında bir şehrin adıdır. Burası Kıpçak sınırıdır.</ref>, Keşmir, Kum, Mankent<ref>Kaşgar yakınında bir şehrin adı; bugün haraptır.TDK Divanü Lugati't-Türk Veri Tabanı</ref>, Merv, Nişabur, Özçent (Özçend, Özkent), Özkend (Fergana), Sayram (İsbicâb), Semerkand (Semizkend), Suvar, Şaş (Taşkent, Terken), Şıknı, Tünkent, Türk, Yafgu ve Xoçand gibi daha birçok Türk kentleri yer almıştır.<ref>Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2</ref>

Ülkeler ve Halklar

Asya'nın batısı, kuzeyi ve güneyi çizilmeden bırakılmış, bir plan olarak bile pek çok hatalarla dolu olmasına karşılık, Doğu bölgelerine ilişkin verdiği bilgiler gerçeğe uymaktadır. Haritasında Çin Seddi'ni göstermiş, bu seddin ayrıca yüksek dağların ve denizin Ye'cüc ve Me'cüc (Arapça: يأجوج و مأجوج ; Ya'jūja Wa Ma'jūja)lerin<ref>Qālū Yā Dhā Al-Qarnayni 'Inna Ya'jūja Wa Ma'jūja Mufsidūna Fī Al-'Arđi Fahal Naj`alu Laka Kharjāan `Alá 'An Taj`ala Baynanā Wa Baynahum Saddāan - Dediler ki: “Ey Zu'l-Karneyn, gerçekten Ye'cüc ve Me'cüc, yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyorlar, bizimle onlar arasında bir sed inşa etmen için sana vergi verelim mi” - Kuran-ı Kerim Al-Kahf suresi 18:94</ref> dillerinin öğrenilmesini engellediğini bildirmiştir. Japonya'ya gelince; onu haritasının doğusunda bir ada olarak göstermiş ve denizin onların dillerini öğrenilmesine olanak vermediğine işaret etmiştir.

İlk Japon haritası bir Japon tarafından 14. yüzyılda çizilmiş, bir Dünya haritasında yer alması ise 15. yüzyılda olmuştur. Bütün bu bilgilerin ışığı altında, bir plan biçiminde olsa da, yanlışlarla dolu da olsa ilk Japon haritası 11.yüzyılda Kaşgarlı Mahmud tarafından çizilmiştir.<ref>R. V. Tooley, Ma/is and Map Makers, London 1952, id ed., sayfa 107.</ref>

Divanü Lügati't-Türk'ten Orta Asya ve Uzak Doğu’nun o zamanki coğrafi deyimlerini öğreniyoruz;

"Tawgaç: Maçin'in adıdır. Burası Çin'den dört ay uzaktadır. Çin, aslında üç bölüktür: Birincisi, Yukarı Çin'dir ki, doğudadır; buna "Tawgaç"<ref>"تڤغاج Tawgaç" “Maçin’in adıdır”.TDK Divanü Lugati't-Türk Veri Tabanı</ref> derler. İkincisi, Orta Çin'dir; burası, "Xıtay"<ref>"ختاى Xıtay" “yukarı Çin”.TDK Divanü Lugati't-Türk Veri Tabanı</ref> adını alır. Üçüncüsü, Aşağı Çin'dir, "Barxan"<ref>"برخان Barxan" “Aşağı Çinin adıdır”.TDK Divanü Lugati't-Türk Veri Tabanı</ref> adı verilir; bu, Kaşgar'dadır. Lâkin şimdi "Maçin", "Tawgaç" diye tanınmıştır. "Xıtay" ülkesine de "Çin" denilmiştir."<ref>Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt I, sayfa 343, 483</ref>

Bütün uzmanların fikrine göre; Kaşgarlı Mahmud’un Divan’ında tarihi coğrafya bakımından önemli bilgiler vardır. “Yazarın verdiği bilgiler genellikle güvenmeğe değer, Orta Asya’da yeni arkeoloji buluntuları da bunları sık sık teyit etmektedir”<ref>İ. YU. Kraçkovskiy, İazbrannıe Soçişneniya, Moskva-Leningrad 1957, Cilt IV, sayfa 268</ref>

Türk Boyları

" ٱغُز Oğuz: Bir Türk boyudur. Oğuzlar Türkmendirler. Bunlar yirmi iki bölüktür; her bölüğün ayrı bir belgesi ve hayvanlarına vurulan bir alameti (tamgası) vardır. Birbirlerini bu belgelerle tanırlar. Birincisi ve başları: قنق Kınık "lardır. Zamanımızın Hakanları bunlardandır. Hayvanlarına vurdukları işaret şudur: 25 px ......, Bu saydığım bölükler köktür. Bu kökten bir takım oymaklar çıkmıştır; onları söylemedim, sözü kısa kestim. Bu bölüklerin adları onları kurmuş olan eski dedelerin adlarından alınmıştır. Araplarda dahi böyledir."<ref>Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt I, sayfa 55 - 59</ref> Oğuzları tanımladıktan sonra;

"Yağma, Toxsı (Tukhs)<ref name="kror">http://www.kroraina.com/hudud/index.html Hudud al-'Alam, The Regions of the World</ref>, Kıpçak, Yabaku, Tatar, Kay Çomul ve Oğuzlar, birbirlerine uygun olarak, (ذ Dāl; dh) harfini her zaman (ى‎‎ Yā; y) ye çevirirler ve hiçbir zaman (ذ‎) li söylemezler. "Kayınağacı<ref>"كُرْت kürt: Kayın ağacı. Bundan yay, kamçı, değnek gibi şeyler yapılır.</ref>"na bunlardan başkası "kadhınğ", bunlar "kayınğ" derler."<ref>Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt I, sayfa 32.</ref> ve "اراموت Aramut" "Uygur illerine yakın oturan bir Türk bölüğü." ve "Bir yer adı."<ref>TDK Divanü Lugati't-Türk Veri Tabanı</ref> ve "Rum ülkesine en yakın olan boy Beçenek'tir; sonra Kıpçak, Oğuz, Yemek<ref>Yemek, Kıfçakların bir oymağıdır.</ref>, Başgırt, Basmıl, Kay (Kayı), Yabaku, Tatar, Kırkız (Kırgız) gelir. Kırgızlar Çin ülkesine yakındırlar.".<ref>Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt I, sayfa 28.</ref> Ayrıca "Çomul boyunun kendilerinden bulunduğu çöl halkı ayrı bir dile sahiptir, Türkçeyi iyi bilirler. Kay, Yabaku, Tatar, Basmıl boyları da böyledir. Her boyun ayrı bir ağzı vardır; bununla beraber Türkçeyi de iyi konuşurlar. Kırgız, Kıpçak, Oğuz, Toxsı<ref>doğru yazılış şekli için Lütfen buraya bakınız TDK Divanü Lugati't-Türk Veri Tabanı</ref><ref>خ = x Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt I, sayfa xxxııı.</ref> (Tukhs)<ref name="kror" />, Yağma, Çiğil, Oğrak, Çaruk boylarının öz Türkçe olarak yalnız bir dilleri vardır. Yemeklerle Başgırtların dilleri bunlara yakındır. .... Dillerin en yeğnisi Oğuzların, en doğrusu da Toxsı ile Yağmaların dilidir."<ref>Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt I, sayfa 30.</ref> şeklinde Türk boylarının yerlerini ve ağızlarını tanımlamıştır.

Soğdak, Kençek, Argu, Xotan, Tübüt ve Tenğüt halkları hakkında Kaşgarlı Mahmud, Dîvânü Lugati't-Türk’de şu bilgileri de verir:

"En açık ve doğru dil - ancak bir dil bilip - Farslarla karışmayan ve yabancı ülkelere gidip gelmeyen kimselerin dilidir. İki dil bilen şehirlilerle düşüp kalkan kimselerin dilleri bozuktur. İki dil bilenler "سغداق Soğdak" <ref>Soğdak (سغداق): “Balasağuna gelip yerleşmiş olan bir ulustur”.</ref>, "كنجاك Kençek" <ref>Kençek (كنجاك): "türklerden bir bölük".</ref>, "ارغو Argu"<ref>Argu (ارغو): Bir Türk boyu.</ref> boylarıdır. Gezginci olarak yabancılarla karışanlar "شْتَن Xotan" ve "تبت Tübüt" halkı ile "طَنغُت Tenğüt"lerin bir kısmıdır."<ref>Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt I, sayfa 29.</ref>

Kaşgarlı Mahmud, 1041 yılında Müslüman Türklerle Pagan Yabaku ve Basmıl Türkleri arasında cereyan eden büyük savaşa iştirak eden Türk gazilerini görmüş ve onlarla konuşmuş olması<ref>Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt III, sayfa 227</ref> eserini yazdığı tarihten aşağı yukarı otuz yıl önce Türkistan’da, Kâşgar’da ve çevresinde bulunmuş olması gerektir. Kaşgarlı Mahmud, koyu bir Müslümandır. Pagan Türklerle savaşan, Budistlerin tapınaklarını yıkıp putlara en ağır hakaret eden gazilerin destanlarından parçalar nakletmektedir.<ref>Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt I, sayfa 463</ref>

Keldi maŋa Tat
Aydım emdi yat
Kuşka bolup et
Seni tiler us böri

Bana bir Tat geldi; ona: yat, kuşlara et ol, kuşlar, kurtlar seni bekler”, dedim.<ref>Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt I, sayfa 36</ref> Bu gibi şiirler naklederken Kaşgarlı mutaassıp bir Müslüman heyecanıyla izah ediyor. Fakat Müslüman Türklerin eski Şamanizm kalıntılarından olan kelimeleri ve terimleri izah ederken tam bir Şamanist Türk gibi konuşuyor.

Bazan, Şamanist kalıntısı olan inanışları ifade eden kelimeleri ve terimleri anlatırken “Türkler böyle inanırlar”, “bu inanış çok yaygındır” demekle yetinir. Kaşgarlı’nın “umay” üzerine verdiği bilgiler dikkate değer. Bilindiği gibi Umay eski Türklerin dişi tanrılarından biridir (çocukları koruyan ruh). Mahmud Kaşgarlı’nın bu ruh hakkında verdiği bilgi pek fazla İslamlaştırılmıştır. Bununla beraber “umayka tabınsa ogul olur”, “kadınlar bunu uğur sayarlar” diyerek eski inanışa da işaret etmiştir.<ref>Prof. Dr. Abdülkadir, İnan “Umay ilahesi hakkında” Türkiyat II, 1926; Makaleler ve İncelemeler 1968 sayfa 397-399</ref>

Çıvı cinlerden bir bölük. İslam'dan önce Göktanrı dinini (Tengricilik) benimseyen Türkler şuna inanırdı ki: iki bölük birbiriyle çarpıştığı zaman bu iki bölüğün vilayetlerinde oturan cinler dahi kendi vilayetlerinin halkını kollamak için çarpışırlar. Cinlerden hangi taraf yenerse onlardan yana çıktığı vilayet halkı da yener. Geceleyin bu cinlerden hangisi kaçarsa onların bulunduğu vilayetin hakanı da kaçar. Türk askerleri geceleyin cinlerin attıkları oktan korunmak için çadırlarında saklanırlar. Bu, Türkler arasında yaygındır, görenektir.<ref>Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt III, sayfa 225</ref>

Divânü Lügati't-Türk'te; "قُلباَق Kulbak<ref>Kulbak: Bir Şaman evliyası</ref>" "Bir Türk tapganın, din ulusunun adıdır. Balasagun dağlarında bulunurdu. Anlattıklarına göre, bir gün sert bir kaya üzerine "تآنغرِ كُلِ كُلبَك Tengri kulı Kulbak" diye yazar, yazı apak meydana çıkar, bir de bir ak kaya üzerine bu yazıyı yazar, yazı kara olarak belirir. İzleri bugüne kadar durmakta imiş."<ref>Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt I, sayfa 474-475 ve Cilt III, sayfa 80</ref>.

Günümüzde Moğolistan Halk Cumhuriyeti’nin Bulgan Aymag (Moğolca: Булган Аймаг) bölgesinin sınırları içinde, Gurvanbulag (Moğolca: Гурванбулаг) Sum (Moğolca: сум, ok)'un 17 km güneydoğusundaki Gurvaljin Uul’da (1176 m yükseklik) bulunmaktadır. Yazıt, 130-103 x 98-92 cm boyutundaki granitten bir kaya üzerine yazılmıştır. Yazıt başka bir yere (bir anıt mezara) götürülmek üzere burada hazırlanmıştır. Yazılı olduğu granit kaya parçası, üçgen şeklindeki bir dağın eteğinde bulunduğundan, Moğol bilginlerce Gurvaljin Uulın Türeg Biçes (Üçgen Dağın Türk yazıtı) diye adlandırılmıştır. Gurvaljin sözcüğü Moğolcada "üçgen", uul ise, "dağ" anlamına gelir. Yeri O. Namnandorj tarafından saptanan yazıt üzerinde ilk yayınlar Moğol ve Rus bilginlerce yapılmıştır. Türk bilginler ise, yazıtı "Gürbelçin Yazıtı", "Gürbelcin Yazıtı", "Gürbelçin Abidesi", "Gurbalcin Yazıtı", "Gurvaljin Yazıtı", "Gurvaljin Uul Yazıtı" biçiminde adlandırmışlardır. Fakat bu şekilde adlandırılmasıyla "üçgen yazıtı" anlamına gelmektedir. Oysa yazıtın adı, Moğolca‘da "Gurvaljin Uulın Türeg Biçes" sözcük kümesiyle karşılanmıştır. Bu sözcük kümesinin Türkçe‘deki karşılığı "Üçgen Dağın Türk Yazıtı" şeklindedir. Dolayısıyla, bu Eski Türk yazıtının Üçgen Dağın Türk Yazıtı diye adlandırılması daha uygundur.

Üçgen Dağın Türk Yazıtı'nda bulunan ibare şudur:

Tengri kulı, bitidim

Bu ibare, günümüz Türkçesi ile "(Ben) Tanrı kulu, yazdım." anlamına gelmektedir. Yazıttaki bu ibare, Kaşgarlı Mahmud'un anlatmış olduğu Kulbak adlı eski Türk erenini akla getirmektedir.

Divanü Lügati't Türk'te Şamanizme Ait Kelimeler

Mahmud Kâşgarî bu çok kıymetli eserini Türklerin bir devlet olarak islâm dinini kabul ettiklerinden bir buçuk asır sonra Irak'ta, ihtimal Bağdad'da oturduğu zaman yazmıştır. İslâm dünyasının kültür merkezi olan Irak'a ne zaman geldiğini bilmiyoruz. 1069-74 yıllarında en fasih ve beliğ arapça ile büyük bir eser telif edebilen Kâşgarî'nin her halde uzun müddet islâm kültürü merkezlerinde bulunmuş olduğuna şüphe yoktur. Onun, 1041 yılında müslüman Türklerle müşrik Yabaku ve Basmıl Türkleri arasında cereyan eden büyük savaşa iştirak eden Türk gazilerini görmüş ve onlarla konuşmuş olması (III, 227) eserini yazdığı tarihten aşağı yukarı otuz yıl önce Türkistan'da, Kâşgar'da ve çevresinde bulunmuş olması gerektir. Kâşgarî koyu bir müslümandır. Müşrik Türklerle savaşan, budistlerin tapınaklarını yıkıp putlara en ağır hakaret eden gazilerin destanlarından parçalar nakletmektedir (I, 343, 483). Bir müslüman Türk bir budist Uygur'u öldürdüğünü öğünerek anlatıyor: "Bana bir müşrik Uygur geldi, dedim: şimdi sen yat, kuşlara et ol, seni kerkes ve kurd istiyor" (I, 36). Bu gibi şiirler naklederken Kâşgarî mutaassıp bir müslüman heyecaniyle izah ediyor. Fakat müslüman Türklerin eski şamanizm kalıntılarından olan kelimeleri ve terimleri izah ederken tam bir şamanist Türk gibi konuşuyor. Bazan, şamanist kalıntısı olan inanışları ifade eden kelimeleri ve terimleri anlatırken "Türkler böyle inanırlar", "bu inanış çok yaygındır" demekle yetinir. Kâşgarî'nin "umay" üzerine verdiği bilgiler dikkate değer. O, bu dişi tanrıyı unutturma çabasını, bilerek göstermiştir.<ref>Abdulkadir,İNAN,"DİVANÜ LÛGAT-İT-TÜRK'TE ŞAMANİZME AİT KELİMELER",Türkoloji Makaleleri</ref>

Çeviri ve Tıpkıbasımlar

Dosya:Mahmud al-Kashgari map (Türkçe).png
Sözlükteki haritanın Türkçeleştirilmiş versiyonu.
  • Mahmud bin el-Hüseyn el-Kaşğari. Kitabu Divanı Lugati’t-Türk. Dar ül-Hilafet-i Aliye, Matbaa-yi Amire, İstanbul, 1333, Rıfat Kilisli neşri, 1. cilt, 1915.
  • Mahmud bin el-Hüseyn el-Kaşğari. Kitabu Divanı Lugati’t-Türk. Dar ül-Hilafet-i Aliye, Matbaa-yi Amire, İstanbul, 1333, Rıfat Kilisli neşri, 2. cilt, 1915.
  • Mahmud bin el-Hüseyn el-Kaşğari. Kitabu Divanı Lugati’t-Türk. Dar ül-Hilafet-i Aliye, Matbaa-yi Amire, 1335, İstanbul, Rıfat Kilisli neşri, 3. cilt, 1917.
  • Divanü Lugat-it-Türk Tercümesi. Çeviren: Besim Atalay. Ankara: Cilt I, II, III, IV - 1939 - 1941.

Kaşgarlı Mahmud’un Divan’ının Besim Atalay tarafından yapılan ve Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanan çevirisi Türkologların eline düşünceleri bakımından derin, malzemesi bakımından ise önemli bir eser vererek Türkolojinin gelişmesine büyük katkılar sağlamıştır.

Dış bağlantılar

Notlar

Kaynakça

11.yüzyıl kitapları