Ergenekon Destanı

Emirdağ Ekizceliler Wiki sitesinden
Şuraya atla: kullan, ara

Şablon:Türk mitolojisi Şablon:UzmanŞablon:Diğer anlamı Ergenekon Efsanesi veya Ergenekon Destanı; kaynaklara göre Göktürklerin yeniden doğuşuna ilişkin hikâye.<ref name="tez">Balaban, Ayhan. İskit, Hun ve Göktürklerde Sosyal ve Ekonomik Hayat. T.C. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eski Çağ Tarihi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi. 2006. URL:http://fef.kafkas.edu.tr/sosyb/tde/halk_bilimi/makaleler/kultur_med/kultur_med%20(20).pdf. Erişim tarihi: 11.12.2011. (Archived by WebCite® at http://www.webcitation.org/63rPeTJL1)</ref>

Tarihsel Eserler'de Ergenekon Destanı

14. yüzyılda Reşidüddin Hamedani'nin kaleme aldığı Cami’üt-Tevarih adlı eserinin "Mujallad-i Awwal" (Birinci Kitabı: Moğol tarihi) in "Bāb-i Awwal" (Birinci Bölüm: Türk ve Moğol kabilelerinin tarihi) inde Moğolların yaratılış destanı olarak anlatılan efsane,<ref>Jiexian Chen, Guoli Taiwan daxue, Proceedings of the Fifth East Asian Altaistic Conference, December 26, 1979-January 2, 1980, Taipei, China, National Taiwan University, 1980. According to Reshideddin's record orijinal Mongols, historically, were divided in two parts. They are: 1. Those branches descended from the Original Mongol Tribes, which had been in ارکننه قون Ergenekon... Those tribes are: The origin of Mongols were descendants from these two persons, Nekuz and Qiyan and their wifes who escaped to Ergenekon. Şablon:En icon</ref><ref name="Türk Mitolojisi">Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi Vol. I, Milli Eğitim basımevi, İstanbul, 1971., Türk Mitolojisi I: 'Kaynakları ve Açıklamaları İle Destanlar, Tütk Tarih Kurumu, Ankara, 1989, pp. 14-15. Şablon:Tr icon</ref><ref name="Ergenekon Destanı">Dursun Yıldırım, "Ergenekon Destanı", Türkler, Vol. 3, Yeni Türkiye, Ankara, 2002, ISBN 975-6782-36-6, pp. 527-543. Şablon:Tr icon</ref> 17. yüzyılda Şiban'ın torunlarından ve Hiva Hanlığının hanı olan Ebu'l Gazi Bahadır'ın kaleme aldığı Şecere-i Türkî adlı eserde de Moğolların yaratılış destanı olarak anlatılır, bazı kaynaklara göre ise bir Türk destanıdır.<ref name="Türk Mitolojisi"/><ref name="Ergenekon Destanı"/> Bahsi geçen iki tarihi kaynakta Nekuz (Nüküz) ve Qiyan (Kıyan) adlı kardeşler ile onların eşleri Tatarlar tarafından yenilince önce Ergene Kon (Farsça:ارگنه قون; Ergene Qon) adı verilen dar ve sarp bir yere gitmiş, 400 yılda sülalesi çoğalıp oraya sığımaz olunca Ergenekon'dan çıkmıştır. Ergenekon'dan çıktıkları zaman yol göstericilerinin Börteçine olduğu düşünülmektedir.<ref name="Ergenekon Destanı"/> Başka kaynakçalara göre ise Ergenekon bölgesinde yaşayan Göktürk milletine o bölgenin sahibi olan ülke tarafından baskı yapılmış.Ergenekonluların bulundukları bölgeden çıkmak imkansızmış. Çünkü etrafları dağlarla çevriliymiş. Ergenekonlular buradan çıkmak için büyük bir ateş yakıp bu dağları eritmiş ve kurtulmuşlardır.

Ancak Göktürklerin yaratılış destanıyla olan benzerlikleri gerekçe göstererek Türklere ait bir destan olduğunu iddia eden araştırmacılar da mevcuttur.<ref name="Ergenekon Destanı"/><ref>Orhan Çekiç, "Ergenekon Efsanesi Göktürkler'e ait..."</ref> Ayrıca Talât Sait Halman ise, bozkurt efsanesinin genişletilmiş bir versiyonudur; mitolojik bir varlık olan bozkurtun koruması sayesinde soylarının tükenmesi tehlikesinden kurtulan ve yine bozkurtun sayesinde geçit vermez dağlarla çevrili Ergenekon vadisinden çıkan bir Türk topluluğunun öyküsünü anlattığını iddia etmektedir.<ref name="Talat">Talât Sait Halman, Rapture and revolution: Essays on Turkish literatüre, Syracuse University Press, 2007, s. 12.</ref> Diğer görüşlere göre ise Türkler ve Moğollar arasında benzer şekilde anlatılan efsaneler sözkonusudur.<ref name="Origin Myht">, The Transformation of an Origin Myth from Shamanism to Islam</ref> Efsane kimi zaman Nevruz ile de ilişkilendirilmiştir.<ref name="Milliolklor">, Milli Folklor: Üç Aylık Uluslararası Folklor Dergisi, Geleneksel Yayıncılık, 2005, sayı:65</ref>

Ergenekon

Türklerin Orta Asya'daki efsanevi anayurdu. Rus tarihçi Gumilev’in tarifine göre dik yamaç anlamını taşır.<ref>Эргене кун (букв: “крутой скат”)</ref>,<ref>Эргене-кун (букв: “крутой хребет”)</ref>

Ergenekon'un gerçekte nerede olduğu hakkında çeşitli savlar öne sürülmekle birlikte, bu konuda kesin bir bulgu yoktur. Eski eserlerdeŞablon:Fact yer alan tasvirlere göre Ergenekon'un Altay dağlarındaki, Beluça dağında olduğundan bahsedilmektedir.<ref>Алтай // Эргене Кун - Алтайское укрытие (джипинг, этнография)</ref>

Destanın kökeni

Önce sözlü olan efsane daha sonra çeşitli kaynaklarda bahsedilerek yazılı hale getirilmiştir. Tamamı hakkında fikir birliği olmadığı ve yazılı metinlerde kısa özet şeklinde olduğu için "Ergenekon Efsanesi" şeklinde de isimlendirilmektedir. Ergenekon Destanı olarak bilinen öykü, iki ana kısımdan oluşmaktadır:

  • bir bozkurdun yardımı ve korumasıyla soyun devamlılığının sağlanması;Şablon:Fact
  • geçit vermez dağlarla çevrili bir vadiye yerleşilmesi ve daha sonra buradan çıkılması.

İlk öykü üç ayrı Çin vakayinamesinde Türklerin türeyiş öyküsü olarak anlatılmıştır.<ref name="İsa"/> İkinci öykünün özeti yine Çin kaynaklarında yer almıştır. Reşidüddin Hamedani'nin Cami’üt-Tevarih'i ve ikincisi ise Ebul Gazi Bahadır Han'ın Şecere-i Türkî isimli eserleri gibi XIII-XVII. yüzyıl arasında yazılmış çeşitli eserlerde, efsanede yer alan vadiye "Ergenekon" adı verilmiştir; ancak bu kaynaklarda efsanenin kahramanı Türkler değil, Moğollardır.

Orta Asya tarihi profesörü Devin DeWeese, bir mağara ya da vadideki tutsaklıktan kurtuluş motifinin Orta Asya halklarınca değişik biçimlerde anlatıldığına dikkat çeker ve Türkler ile Moğollar arasında benzer öykülerin anlatılmasının olağan olduğunu belirtir.<ref name="DeWeese"/>

Daha sonraki bir tarihte bozkurdun himayesinde türeyiş teması ile vadiye yerleşme ve vadiden kaçma motifleri birleştirilmiş, "Ergenekon Destanı" başlığı altında bir Türk destanı olarak anılmaya başlanmıştır. Fuat Köprülü'ye göre, Cengiz Han'ın soyunda var olan Türk kökenli aile nedeniyle efsanede bahsedilen Moğollar aslında Oğuzlar'dır. Reşidüddin Hamedani ve Ebul Gazi Bahadır Han'ın hikâyelerindeki benzerliğin nedeni de budur.Şablon:Fact

Tarihi kaynaklar

MS VI. yüzyılın ikinci yarısı ve VII. yüzyıl başı arasındaki dönemde yazılmış Çin vakayinamelerinde, bir savaş sonucunda kavminin hayatta kalan tek üyesi olan çocuğun bir kurt tarafından büyütülerek ölümden kurtulması ve soyunu devam ettirmesi anlatılır. Çin kaynaklarına göre Göktürkler bu soydan gelmektedir.<ref name="İsa">İsa Özkan, "Ergenekon Destanı Hakkında", Türk Yurdu, Cilt: 29, Sayı: 265, Eylül 2009, s. 43-47.</ref> Bu öykü daha sonra Ergenekon destanı çerçevesinde anlatılmıştır. Yine VI. yüzyıla ait Çin kaynaklarında Türklerin tutsak kaldıkları bir mağaradan ya da dağlarla çevrili bir vadiden kurtuluşları öyküsü aktarılmaktadır. Ancak bu anlatılarda "Ergenekon" ismi yer almamaktadır.<ref name="DeWeese"/>

"Ergenekon'dan Çıkış" öyküsü, XIII. yüzyıl sonunda İlhanlı saray görevlilerinden Reşidüddin Hamedani'nin Cami’üt-Tevarih'inde (cilt I, bölüm I) anlatılmıştır.<ref name="DeWeese">Devin A. DeWeese, Islamization and Native Religion in the Golden Horde: Baba Tükles and the Conversion to Islam in Historical and Epic Tradition, University Pank: Pennsylvania University Press, 1994, s. 273.</ref> Ancak bu metinde anlatılan öykünün kahramanı Göktürkler değil, Moğollardır. Bu metinde Ergenekon vadisinden çıkış öyküsü ağırlık taşır, "kurttan doğan çocuk" motifi yer almaz.<ref name="Meydan">"Ergenekon Destanı", Meydan Larousse: Dördüncü Cilt, İstanbul: Meydan Yayınevi, 1971, s. 313.</ref>

Sonraki dönemlerde, XV. ve XVI. yüzyıllarda Çağatay Türkçesi ve Farsça yazılmış eserlerde Ergenekon destanı bir Moğol efsanesi olarak yer almaktadır. XV.-XVI. yüzyıllarda Farsça yazılmış bir eser olan Şeceretü'l-Etrak (Türklerin Şeceresi), XVI. yüzyıl başında Türkçe yazılmış Tevarih-i Güzide-i Nusretname, XVI. yüzyıl ortasında Türkçe yazılmış olan Zübdetü'l-Athar ve XVI. yüzyıl sonuna ait Farsça bir kitap olan Abdullahname gibi metinlerde Ergenekon efsanesi aktarılır.<ref name="DeWeese"/> Türk Dili ve Edebiyatı profesörü İsa Özkan'ın aktardığına göre, XVII. yüzyılda Ebul Gazi Bahadır Han'ın Şecere-i Türkî adlı eserinde aynı öykü anlatılmıştır.<ref name="İsa"/> Camiü't-Tevarih'ten yararlanılarak yazılan bu eserde de Moğolların konu edildiği görülmektedir.

Meydan Larousse adlı ansiklopediye göre, XIX. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan Rus şarkiyatçı Nikita Biçurin (İakinf / Hyacinth), sarp dağlarla çevrili vadiden çıkış öyküsünün bir benzerini "Ergenekon" adını vermeksizin Türklerin atalarının türeyiş öyküsü olarak anlatır ve bu anlatısını Çin kaynaklarına dayandırır.<ref name="Meydan"/>

Destanın özeti

Moğol ilinde Oğuz Han soyundan İl Han'ın hükümdarlığı sırasında Tatarların hükümdarı Sevinç Han,Moğol ülkesine savaş açtı. İl Han'ın idaresindeki orduyu Kırgızlar ve diğer boylardan da yardım alarak yendi. İl Han'ın ülkesindeki herkesi öldürdüler. Yalnız İl Han'ın küçük oğlu Kıyan, eşi Nüküz ve yeğeni ile kaçıp kurtulmayı başardılar. Düşmanın, onları bulamayacağı bir yere gitmeye karar verdiler.<ref name="Tasvir" />

Yabani koyunların yürüdüğü bir yolu izleyerek yüksek bir dağda dar bir geçite vardılar. Bu geçitten geçerek içinde akarsular, pınarlar, çeşitli bitkiler, çayırlar, meyve ağaçları, çeşitli avların bulunduğu bir yere gelince Tanrı'ya şükrettiler ve burada kalmaya karar verdiler. Bu yere "maden yeri" anlamında "Ergene Kon" adını verdiler. Kıyan ve Nüküz<ref name="Sinor">Denis Sinor, The Uralic and Altaic Series, Cilt 1-150 , Curzon Press, 1997, s. 247.</ref>'ün oğulları çoğaldı. Dört yüzyıl sonra kendileri ve sürüleri o kadar çoğaldılar ki, Ergenekon'a sığamadılar. Atalarının buraya geldiği geçidin yeri unutulmuştu. Ergenekon'un çevresindeki dağlarda geçit aradılar. Bir demirci, dağın demir kısmı eritilirse yol açılabileceğini söyledi. Demirin bulunduğu yere bir sıra odun, bir sıra kömür dizdiler ve ateşi yaktılar.

Yetmiş yere koydukları yetmiş körükle hep birden körüklediler. Demir eridi, yüklü bir deve geçecek kadar yer açıldı. İl Han'ın soyundan gelen Türkler yeniden güçlenmiş olarak eski yurtlarına döndüler, atalarının intikamını aldılar. Ergenekon'dan çıktıkları gün olan 21 Mart'ta her yıl bayram yaptılar. Bu bayramda bir demir parçasını kızdırdılar, demir kıpkırmızı olunca önce Hakan, daha sonra beyler demiri örsün üstüne koyarak dövdüler. Bugün hem özgürlük hem de bahar bayramı olarak hala kutlanmaktadır.

Türk edebiyatında Ergenekon Destanı

Şecere-i Türk Ahmet Vefik Paşa tarafından Çağataycadan Osmanlı Türkçesine çevrilmiş, bu çeviri Ekim 1863'ten itibaren Tasvir-i Efkâr gazetesinde tefrika edilmiştir. Ergenekon efsanesine ilişkin bölüm gazetenin 8 Kasım 1863 tarihli 143. sayısında yayınlanmıştır.<ref name="Tasvir">Tasvir-i Efkâr, 8 Kasım 1863 (H. 26 Cemaziyelevvel 1280, R. 27 Teşrinievvel 1279)</ref>

I. Balkan Savaşı döneminde Ergenekon efsanesi milliyetçi yazarlar tarafından ilgi görmüştür. Ziya Gökalp'in Ergenekon temasını işleyen şiiri Türk Duygusu dergisinin 8 Mayıs 1913 tarihli sayısında "Türk An'anesi: Ergenekon" başlığıyla yayınlanmıştır; aynı şiir Ziya Gökalp'in 1914 tarihli Kızılelma kitabında "Ergenekon" başlığıyla yer almıştır.<ref>Ziya Gökalp, Ziya Gökalp Külliyatı I: Şiirler ve Halk Masalları, haz. Fevziye Abdullah Tansel, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1989, s. xlii, 78-83.</ref> Ömer Seyfettin de Halka Doğru dergisinin 9 Nisan 1914 tarihli sayısında Ergenekon temalı bir şiir yayınlamıştır.<ref name="İsa"/> Ömer Seyfettin'in bu şiiri büyük ölçüde Ziya Gökalp'in Ergenekon'undan izler taşır.<ref>Ali Duymaz, Ömer Seyfettin'in Kaleme Aldığı Destanlar Üzerine Bir Değerlendirme", Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisicilt:12, sayı: 21, Haziran 2009, s. 415</ref>

Rıza Nur, 1928 tarihinde İskenderiye'de yayımlanan Oğuznâme adlı epik eserinde Ergenekon temasını işlemiştir.<ref>Metin Özarslan, "Oğuz Kağan Destanı'nda Tarihî, Dinî, Beşerî ve Tabiatüstü Unsurlar", Prof. Dr. Dursun Yıldırım Armağanı içinde, Ankara, 1998, s. 426.</ref>

Ergenekon destanının bir Türk efsanesi olarak Kurtuluş Savaşı sırasında Yakup Kadri Karaosmanoğlu tarafından yazıldığını ve Osmanlı'da, Selçuklu'da en küçük izine rastlanmayan bir hikâye olduğu iddia edilmektedir.<ref>Mümtaz'er Türköne, "Ergenekon Efsanesi kime ait?", Zaman, 22 Şubat 2009.</ref> Ancak Orhan Çekiç, bu ifadelere; Yakup Kadri'nin yazdığı eserlerin Ergenekon'u değil Kurtuluş Savaşı'nı anlattığını ve Hive Hanı Ebu'l Gazi Bahadır Han'ın 17. yüzyılda yazdığı "Şecere Türkî" eserinde Ergenekon Destanı'ndan bahsettiğini söyleyerek yalanlamıştır.

Kaynakça

Şablon:Vikikaynak Şablon:Kaynakça

Dış bağlantılar

  • Ergenekun, Prof.Dr.Saadettin Gömeç [1]

Şablon:İslamiyet öncesi Türk edebiyatı